14 Aralık 2012 Cuma

Duvar


Kapattı kapıyı, soluğu kesilmiş çığlıkları o duvardan çıkıp gitmesin diye.. O duvar oldu yalnızca, yalnız başına.. dumandan sarılarla hayaller çizdi beyaz betonlara, o sarılara boyadı duvarını, kimse göremedi.. Takvim oracıkta,aynı rakamda duruveriyordu.


Kimse bilmez belki de, zaman; görecelidir. Gördüklerin zaman değildir oysa.. Göremediklerin zamanda gizlidir. Arama boş yere… O kendine şık bir enlem çizer, sen üzerine gelişigüzel bir boylam. Arada yalnızca tarih değiştirme çizgisi kalır. Tarihi, çizginin diğer yanına atamassın… Yapraklar solsa da, karlar erise de, alnında ki çizgiler, evrime inandırsa da insanları ve hatta yedi uyuyanlar uyanmış kahvaltı hazırlasa da, sen pastanın mumunu üfletemessin bir zaman dönümünde…Kutlu olsun zamanın duruşu küçük…


Bak! biriktirdiğim yankılar sana şarkılar yolluyor, elim kolum bağlıyken bir yorgunluk sabahında. Pencereleri açacak cesaret kalmamış, ayaz öc almaya gelmiş gibi dikilirken parmaklıkların başında. Müebbet bir mahkumiyet mevsimi şimdi, takvimin yaprağı eskimişken hiç değişmeden. Dumanlara boyanmış duvarlar yolluyor sana resmimizi, ben biraz karanlık çizilmişim yanında, sen hep yirmi birinde, ben hayalleriyle küçülen bir yaşlı…


Nefesler alınıyor, ben alınıyorum.. Nefesler veriliyor. Ama kimse bozamıyor sessizliği. Gün değişmiyor. Günleri değiştirmelerine izin vermiyorum. Dört duvara hapsettim günü. Çıkamıyor, kaçamıyor, kurtulamıyor. Sana ulaşmasından korkuyorum. Günlerin bitmesinden, duvarın delinmesinden korkuyorum. Duvarlar çokta soğuk değiller. Aralarında oturmuş, biriktirdiğim hatıraları besliyorum. Bir sen yoksun, bir de arada kaçırdığımız sayfalar.. Kutlu olsun yalnızlığım.. sen pembe mumları severdin…

Yalnızlığın rengini arıyorlar.

Aramayın!

Yalnızlık ; hiç renkli değil…
                                                                     
                                                                                      Cihan Uysal