Saçımı
terse taradım… Hayatım değişti.
Aynalara
ters gidiyorum üslubumu hiç bozmadan…Aynalar kanıyor ve kanıyor oyunlarıma.Aynalar
tersine, aksine aynalar…Bir üfledim, tozlar pembesini kaybetti…
Zamanda
yolculuk söz konusu, eğer geçen zaman somutlaşıyorsa teninde ve derinde derin
puntolar bırakıyorsa, güneşin kaç kere doğduğunu sayıyorsan takvimini
bilmediğin baharlarda…
Üflediğimde berrak olanlar tozlanıyor, tarihe bir iz gibi…Kapattım
kapıları,tanımıyorum rutini ve kapıyı çalan her zamankini… Çattığım sıradanlık
değil, sıradaki güneşler de, çattığım kaşlarım, sinirimden değil, her zamanki
yerine koyamıyorum onları, güçsüzlüğümden… Beyaz sayfaları serdim geçtiğin
tarihlere.. Bir labirent şimdi uykular. Zamanı kaybettim müebbetim hayallere…Oysa
hayatımı değiştirdim.. Saçımı diğer tarafa taradım...
‘Oluruna
bırak’ önemsemezliği yaşanan yazılmışlar. Ne kadar da yazılmışlar. İşi gücü bırakıp
yazılmışlar. Zamanı kaybettim müebbetim, hayallere şifa…Elimi yüzümü yıkadığım
kelimeler bazen şöyle buyururlar:
‘Seni
ısıtan ve sonra senden ayrılan her el, bir vahşettir.
Her
iyi dilek,sana gösterilen her ilgi, arkandan konuşulmasını sağlar.
Sana
yönelen her bakış,aslında başkalarını arar.
Her
gülümseyiş sonunda yalnız kalacağın bir zindana davettir.
Seni
çağıran her ses bir yalandır.’
Bir
yalandır anılar. Sadece yaşamak istediklerin anı olurlar. Olurlar ya
acımasızdırlar… Ansızın boş bir duvardan, bir yansımadan çıkıp boğazına
sarılırlar tüm yalanlar gibi.. asla unutturmazlar kendilerini… Bencil yaratıklar,
anılar…
Bir
kaç yüzüncü güneş battı bu akşam. Tepeler birdenbire üşümeye alıştırdılar
kendilerini. Bozkıra yolladılar serinlikleri. Bozkır üşümek koktu. Sahi koku. Masalsı
kokularım vardı , ilk zamanlarında gün doğumlarının. O zamanlarda gece gündüz
bilinmezdi. Bilmek tek bir gerçeği vesselam…Bilmek ne cesaretli bir eylem. Hep kendimi
bildim, hep kendime bildim ve kendimden bildim.
Yine
yetişti yağmur, tozlanan ruhumu üfleyecek kimsenin olmadığını bilircesine.. Mırıldanan
günler... Fısıldayan huzur... Usul
usuldu bir gün, önceki güneşlerden daha karanlık.. ve aynalar el sallardı kime
olduğunu bilmeden.. Sen içine çek rüzgarı şiir hep aynı… Saçımı terse taradım,
hayatım değişti… Aynalar ters bakıyor bana…
Hayatı
sol tarafa yaslanarak yaşayan bir abinin deyişiyle ‘Sıkıntı yok…’
Bir
üfledim,tozlar pembesini kaybetti…
Cihan Uysal
‘’
Alıntı: Peter Turrini- Nihayet Bitti