‘Siz
uyurken bu gece, gün aslında değişmedi. Değiştirin ne varsa içinizde dünden
kalan.Lodoslara emanet edin saçlarınız savrulurken…’ diye buyurdu kendini hiç
tasvir edemeyen adam. Onu dinleyebilmeyi istedik, uykular ele geçirmişken tüm
şehri…
Başını ellerinin arasına aldı muthiş bir suç işlemiş
gibi. O değilse bile birileri işlediği suçun ağırlığını hesaplıyorlardı. Aslında
kadın işleyemediği suçların cezasını çekiyordu ve bunu sadece ben biliyordum. Ben
kim miydim? Ben henüz bahsedilmemiş bir konuydum dokuz yüzlü yıllarda. Henüz hiçbir
kitaba adım verilmemişti. Belki de bir soruydum sadece. Her neysem sadece ben
ortaktım bilinenlere ya da bilinmeyenlere.
Şehirlerarası bi seferdi izlediği rüyalar. Öyle ki
kendine rüyaları izleyen kadın diyordu. Şehirlerarası bi kayboluş zamanla. Şehirler
aynı, isimleri değişik. Değişiklik etkilere tepkilerde belki. Çünkü kadın sadece
şaşırmıştı. Şaşırdığı ise; şehirlerarasında huzur denilen şeyin hiç
kullanılmamasıydı. Bu yüzdendir ki başını ellerinin arasından hiç kurtaramadı. Şehirler
bitti, arada kalmalar hep aynı kaldı.
Adım yok, yani bildiğim bir adım yok. Tasvirsiz derim
kendime. Uzun boyum ve meraktan tükenmekte olan bir kalbim var. Merakım kimseye
değil, zamana. Ben aslında her yerdeyim. İstenilen her gecede, her yalnızlıkta,
her öksüz kelimede, her… anlayacağınız ben sizim. Siz kimsiniz? Bunun cevabı
sizde. Merakım da sizde. Var olmam, bir
yerlerde kalmış kelimelerde. Bu gece aşklarımdan dem vurmayacağım. Aslında öyle
bir kadında yok. Ellerimiz arasında sıkışmış beyinlerimizi düşündüm siz
uyurken. Siz uyurken size söz, aşıkta olmayacağım. Hangi şehrin gün doğumuna
denk gelir boylamlarım onuda bilemem. Sadece küçük bir sır verebilirim. Düşündüklerimiz,
şu an buradalar. Benim ki tam karşımda ama aramızda kalsın, düşünüldüğünü
bilmemesi, düşüncemi çekici kılıyor. Adım yok benim. Aslında belli bir
zamanımda. Bu anlattıklarımı yıllar önce okudu kimileriniz. Kimileriniz ise
henüz hecelemeyi yeni öğreniyor. Zamansız bir beddua da olabilirim, temiz bir
kalbin çöle yağdıracağı bir dua da. Geçmişim yok benim. Sadece geçmişten
bırakılan erdemlerim var. Yolluk yaptım kendime onları, şehirlerarasında gezgin oldular. Anlayışsızlığa kurban giden
hislerim de oldu. Bir cinayet romanına konu olan aşklarımda. Katil değil, aşk
karşıtı bir başka duygu öldürdü çoğunu. Faili belliydi ama faili belli edecek
failler ranıyordu her iş ilanında. Siz uyurken kafam karışık…
Aslında hiç bir derde çare olamaz kelimelerim. Hiçbir
kitapta rastlayamassınız. Sayfaların arasına dökülen çoğu zaman saçlarım
olmuştur. Dinler gibi yaparım sizi aslında ben çoktan hikayenizi yazmış, başlık
arıyor olurum. Tanıdığım bir çok hikaye var. Söyledim ya bir kadın yok.siz
uyurken ben sadece düşündüm. Düşündüğümde buradaydı.
Adım yok benim.
Bir şarkı seçtim içinizden gelen. O kadını hiç
anlatmayacağım.
Sana da oldu değil mi? ürperdin… gitmek zamanı.
Başka şehirde kelimelerim kalmış. Ben yek bir yolcu…
Cihan Uysal