Saygılı gece… Bugün
nemli tütünlerden bi sigara sardım kendime. Oturdum , sokakları ayıkladım
geçmişimden. Ekmek almaya giderken giydiğim terliklerim vardı küçükken, şimdi
nasıllar acaba? Çok vefasızım… bu gece çok esti ve serin oldu ayıklayamadığım
bazı sokaklar. Bazı kadınlar , bazı sokaklarla anılır ve bazı insanlar,
bazıları caddelerle. Ben hangi sokağım diye düşündüm bu gece nemli bir tütün
dumanında. Bu melet boğazımı yakıyor. Melet demişken , nerelerdedir şimdi
duyargalarımla uzun zamandır aradığım, belki de şehir gittikçe genişlerlerken,
bana şehri dar eden , gizli kapaklı , olumlu ya da olumsuz , zulümlü zulümsüz,
eğri doğru , bildiğim ya da bilmediğim, hep pusların arkasındaki deniz kokum. Çok
önemli değilsin gibi. Çünkü önem bile hafif bi yel senin fırtınanın yanında…
Neyse sokak demiştim. Bu aralar çok yalnız sokaklar. Hiç kimse aşkına hayinlik
yapmıyor. Yine korkutucu sokaklar. Ama sokaktan korkulmaz…
Olmayan denize ayaklarımı soktum
bu gece. Su daha ısınmamış, ısınmayan yalnız ruhum değilmiş. İhya olamadım ki
ben azla yetinirdim ama tütünüm yetmedi bu gece. Daha bir ses lazım bana , hani
duyduğunda hiç ölmeyeceksin gibi kulağa dolan iksirimsi bi ses vardır ya hayatının bi köşesinde , hani
ürkersin aslında o sesin ağırlığında ama hep istersin o sesi, o ses olur sesin,
bir bakmışsın bi sesle yaşabiliyorsun. İşte o sesi istedim bu gece. Onu kaybettiğim
sokakta soktum ayaklarımı olmayan denize olmayan deniz kokusunda. Yanına anason
ilave ettim. Ayıklanmış sokaktaydım oysa ki ama sorumsuzluk yüklemişler sorunlu
organlarıma. Bulamadım. Bulamamak bazen iyidir. Bazen çok ıslatır yanaklarını. Artık
sigaramı kibritle yakıyorum. Saygısızca küfredersin elini yakarsa o kibrit. Hoşuma
gidiyor.
Saygılı gece… hoşuma giden şeyler
de oluyor bu gecelerde. Sokaklara tek başıma hakimim mesela. Mesela zorunlu
deprem sigortası yaptırmıyorum. Hayatımı sallayacak daha büyük doğa olaylarım
yok mesela. Hem çok zorunlu mesela. Bana saygı duyan sokak köpekleri var mesela
geçtiğimde saygılıca bağırmayı kesen. Kimseye söyleyemediğim yalanlar
biriktirdim. Gerçekten yalanlar mı onlar bilemiyorum . Henüz kelime olmadılar
bir kulağa giren. Bu gece hiç renk görmedim. Bu gece hiç aşıkta olmadım. Fütursuzca
koşuşmadım gölgemle bu gece. Bu gece nemli bi tütün dumanına aşık oldum. Çok yaktı
boğazımı . Anason koydum ağrısına , en güzel arkadaşı beyaz peynir denilen bir
süt ürünüymüş dediler. Bende duydum.
Bu gece saygılı… lunapark
ışıklarını seyrettim çok uzaktan. Bazıları eğleniyor olmalı. Çok sahtekarca 3
dakikasına bilmem kaç kuruş ödeyip mutlu takliti yapmak. Bu günlerde mutluluğu
pazarlıyorlar ücret karşılığı. Hiç parayla mutluluk alamadım ben yuvarlak
gezegenimizde. Ben içimdekilerle mutlu oldum mutsuz şeyler bile olsa. Lunaparklar
çok gürültülü. Bu şehrin ağaçları çok güzel kokuyorlar .Bitmeyecek bir yol gibi
uzanıyorlar , yan yana , sıralı , kokulu, huzurlu… Dediler ki yalnızsın bu
gece. Mutsuz gülümseyişler öğrettim insanlara cevap olarak…
Saygılı gece… üzgünüm yine bitiyorsun… Bitişini, en
yürekten ayinlerle ölümsüzleştiricem. Ben mi? Ben senin en sadığın..
Saygılı geceler…
UYSAL CİHAN