6 Haziran 2012 Çarşamba

KÜFÜR


            Şöyle kallavi bir küfür seçsem mesela belleğimden. Hani şu ağıza çok yakışanlardan. Otursam bir de vasiyet yassam kazanamadıklarıma. Hayat ne bıraktı bana çizgili bir pijamadan başka. Onu da hiç giymedim. Güneşle güne başlayan çığlıklarım var bir de , merak edenler oldu, hepsi yerle yeksan. Şöyle dolu dolu bir küfür.. mütemadiyen çay demliyoum. Bulmaca gibi : Hayat sıvısı= bazılarına çay.
             Siyah beyaz kullanırım renklerimi bazen, bazen çok yakışır rengarenklere inat. Bazen şarap rengidir zamanım, adı yudum, rengi kan, cabası tek başlılık 'ama' lar çok, yine kağıt kalem saatler...  Bazen yalanlar söylerim, sadece kendime , aslında ben yalan söyleyemem, yalan olduğunu bilirim. Aramızda kalır mı bilmem ama bende ağlarım. Hem de çok ağlarım ama benden kelimeler dökülür. Beyaz kağıtlara ağlarım, insanlar söz zanneder. Gözyaşlarımı okuturum , böylesi daha adilane. Sokak köpeklerini aslında severim korktuğum kadar hem de. Çok gezdim sokaklarda geceleri, hiç çıkmayın dışarı şiirler yazdıracak karanlık sokaklar artık hiç eğlenceli değil.
            Tanımadığım kadınlara anlattım seni. Tanımadığım adamlar bildi hikayemizi. Sokaklara hiç unutturmadım varlığını. Varmışsın gibi dört adım attım aynı kaldırım taşlarına. yalnız oturuyormuş gibi yapmadım hiçbir, zaman doldurulan çayhanelerde. Sana kitaplar okudum yine , hani uyumaya ramak kalan gecelerin var ya işte tam o uyku kokulu dakikalarda. Ama kokunu betimleyemedim hiçbir sohbette. Hele gözyaşlarım hiç anlatamadı o kekremsiliği.
            Şöyle ağır abi bi küfür sallasam ya..
            Bi kere daha tekrarlandı az önce gündoğumu. Sanırım yine bir şey değişmedi. Değişimlerim oldu aslında. Sustum mesela. Saçlarım azaldı, daha çok ayak sesim oldu sonra. Kış düştü yine üzerime. Baharı anlamadım bile. Uğuldayan dolunaylarda dualara çıktım. Üşüdüm , hırkam sökülmüştü.
            Kirli havalar çaldı düşlediğim melodilerimin tam ortasında. Suya giden yollarda ayrıldım yolumdan. Suya varmak, karların erimesine kaldı. Kararlarımı aldım yanıma bir uzak seyahat valiziyle birlikte, siyah çarşaflarıma sarılıp uyuya kaldım. Çiçekler açtığında yine kıskandım çiçek rengi olmayı. Olamadım. Kuş sesleri mi? Hiç duymadım ki. Bana alındılar sanırım. Oysa yiyeceğim bir lokmam kalmadı. Paylaşamadım. peşin hükümler doğurdum peşinatlarıma saysınlar diye. Yüzümü aslında hiç göstermedim sakallarımı kesmeden. Seni sana anlatırken ne de kızardın bana. Haklısın anlatışım hep yarımmış. Çizgili pijamalarımı hiç giymedim. Hiç uykum gelmedi ki benim. Bi kenara sızmış bedenimi izledim günün bir zaman diliminde. Bana zamanı öğretemediler.
            Şöyle iyice bir küfür etsem ya boşluğa..
            Pijama giyme vakti ne zaman? Çay içmeliyim..

                                            UYSAL CİHAN

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder