Yürüdüğüm tozlu bir yol olsa gerek. Tozlu yolların en açık kahverengi
tonunda, dizlerime kadar yapışan tozlu
bir yol. Bir kokuya muhtaç, damlayan terlerin iz bıraktığı , olasılıksız,
haykırışlı ve sonuçsuz bir yol..
Yorulmuş bedeni her halinden belli, yalnızlığın sözlük anlamı belki de
attığı her adım. Mutluluk belki sadece cilalı ayakkabılarında yeniymiş gibiyi
düşünmek. Düşünmek belkiyi, hep belki şeklinde, kağıtlara yazarak ama asla
okumayarak o kağıtları..Düşünmek ne olduğunun önemi yok diyebilmeyi.. Düşünmek
, düşünebilmeyi.. düşünmek asla ve hiç i..
Önemlimidir yürüdüğün yolun , yol olması. Değil midir seni erdemli kılan
yürüyebilmek erdemi. Bazen kime ne anlatırsın bilemessin , anlattığın senin olsun
bana anladığını söyle..
Gülmek
, sana bakınca anlatılmayanın evrene yansımasıdır eksiksiz, kendince.. ismini
koymadığın , koyamadığın günlere uyanmak yazılır bazen defterine. Sen defterden
habersiz, bezgin silinmiş günleri yaşarken.. zaman şimdi bir duman, zaman bir
zaman sonra dağılmış bir duman.. duman bazen gözlerime sızan gözyaşı
bahanesi. nedenler aslında bahanelerdir. Ben mesela yaşamıyorum
yaşayan nedenlerim.
Yürüdüğüm tozlu bir
yol olsa gerek.
Şimdi
sana yolumu anlatsam nereye yürüdüğümü unuturum.İnanmaktır bazen kaldırım
taşlarını saymak.. sanki sonunda bulutlara adım atıcam sen elini uzatıcaksın
ben asalete bürünüceğim. Bazen hatırlamaktır yüdüğün yolda durmaman
gerektiğini. Dem çekmek , bir şeylerin yerine koymaktır mevzuları.
Işıklarım kapandı, kulaklarım sessizliğe esir, çok gürültülü dört
duvarlar. Saatleri durduran cimriler gibi, durdu zamanlar. Hayat cimrileşti.
Dolunay
benim ilgimi çekmez. Aslında hiçbir doğa olayı çekmez. Dikkatimi çeken yalnız
kaldığım dedikoducu benliğim. Hep seni , hep bana ya dolunayda ya kavurucu bi
sıcağın en derininde anlatır. Benliğim adına adanan bi yemin gibi tüm doğayı
seninle yaşar, seni çok konuşur. Sana açılır her mevzubahis. Beni ben yapar yaşadığını
bilmek, verdiğin soluğu alabilme ihtimaliyle yaşamaya çalışmak. Çok güçsüz
değilim aslında, çok aldatıcıyım sadece..seni sensiz yaşayabilmek gücün sembolü
bir bedene. Hep asaletin var rüyalarda. Hep aynı güşüşün , şehri kıskandıran.şehir
hala sen..
Yürüdüğüm yol…
Hep tren
gidişleri hüznü burnumdaki sızı. Cama yaslamış yüzünü gideceği yeri daha
gitmeden düşünmenin acısı ve merakı. Arkasından el sallanılmak gurur verici
bir kaybediş… gözyaşı gibiyim
şimdilerde,çeneme varmadan buharlaşanlardan. Doğuyorum her sabah seninle
tanışıp, kaybediyorum yeniden . gözyaşı gibiyim sebebim olmasada dolyorum
gözlere. Bazen en sebeplerde gelmiyorum akıllara, gelemiyorum. Bazen dumanlarda
çıkıyorum ortaya hafif bir acıyla. Ben aslında gamze olmak istiyorum. Hani şu
gülünce bir simaya karakter katanlardan.
Yürüdüğüm…
Yol değil
sadece hayat. Hayat ; tozlu yollarda tozların bulaşması dizlerime kadar. Hayato
dizlerin gücü bulabilmesi seni düşlerken. Düşlemek sadece seni bu bedene. Ben
seni düşlerken, sen yine defalarca güldün, bir adam mutlu oldu yaşadığına. Yaşamak
bazen yürümek neye.. nereye..
UYSAL CİHAN
İlk Bestem..
İlk Bestem..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder