1 Mayıs 2011 Pazar

HOŞÇA KAL ÇİÇEĞİ

Aklıma belki, tenime de ama gözlerime dinletemiyorum sensiz uyanmaları.
Soluklarım nefret ediyor solunduğu ciğerlerinden. Gözlerim kaçıyor benden aynaya her baktığımda, bu şiddetli sensizlik kaç gün oldu diye aynaya sorarken. Şehre pencere açıyorum sabahları, şehir arkasını dönüyor bulutları üzerime salıp. Hep yarım türküler dinliyorum sonunu bana yazmadıkarı.
Eşyalarım toplandı , biletlerim kesildi , ruhumda koyuldu çantanın ön gözüne.Bana kalan taşınmak bir sensizlikten diğerine.Ama en çok sen varsın o çantanın içinde.Ayrılırken sus BÜYÜK ol dediler ama ayrılırken ben kalmamıştı bende.
Ben hep sana sarıldım şehir kıskandı. Her sabah anlattım ona ne denli küçük olduğunu bu nazlı sevdada. Pamuk çiçekelrini biriktirdim insanların üfleyip bozdukları o nadidelikleri. Gösteremedim acıyla kavrulmuş ciğerimin sana nefeslendiğini.Terkedildiğimde en çok seni getirdim yanımda.Sen o düşlenesi gözlerini kapattığında ben hep nöbet tuttum kahkaha attığın rüyaların başında.Sarılmadım sana giderken bir denizde boğulmayalım diye.Her sabah penceremi açtım şehre ne kadar yalnızlık yağmış görmek için ama unuttum tüm yalnızlığı odama biriktirdiğimi.Mısralar yazdım,binlerce beyaz kağıt beynimde, acıktım odamdaki yalnızlıklardan atıştırdım.
Üşüyorum…
Siyah…
Ben en çok seni getirdim yanımda. Bir sana baktım bir de sigara yaktım. Babamın yokluğunu fark ettim sen olmayınca ve binlerce özür diledim ondan sana en çok ağladığım için.
Yaşamak…
Beceremiyorum…
Sonra uzak kırlara gittim nedenini hiç bilmeden. Oturdum saatlerce bir ağacın gölgesine uzaktan baktım sana bulutlar pamuktu. Bir de kendime baktım, göremedim, sirenler çeldı…
Beni terk ediyorum…
Gidiyorum kendimden yanımda sadece seni götürüyorum. Ağlamazlıklara içiyorum, bu sözde, asil kahve kokulu yaşantıyı odama kilitleyerek. Ciğerlerimi de bırakıyorum nefesim tiksinirken bir kez daha ya. Hazırla prenses heybemi damlalar düşerken yola çıkmalıyım.Bir kaç tane kokunu bırak, yolda azık yaparım. Hoşça kal çiçeği…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder