11 Mayıs 2011 Çarşamba

PARDÖSÜ

Ben hep yedi yaşımdaydım…
Dişlerim düşmüş, hayata daha sevimsiz gülüyordum. Upuzundu, çok güçlüydü, uzun bej rengi pardösüsüyle yokuşun başından geliyordu , o zamanlar değil ama şimdilerde ve sonralarda kahramanım olan, kavramını yeni anladığım babam.
Ağladım…
Gözümü açtım. Kapattım. Ağladım. Sonra gözümü kapattım. Saygısız bir acı girmişti hayatıma. Ama ben daha hayat kelimesini bir iki kez kullanmıştım cümle içinde. Hıı bir de bir filmde adam karısına ‘’Hayatım’’ demişti. Ne ayıptı. Omuzlarımı gördüm aynada. Çökmüşlerdi, nedendi? Sonra sakladılar o bej rengi pardösüyü dolaba. Belki de ben giyerim sonra diye. Onunla birlikte kime ait olduğunu sonraları anladığım kokuyu. Babamın kokusunu. Ağladım.
Kendime bile göstermediğim gözyaşlarım oldu, bir de utangaçlıklarım. Hayat kelimesi daha sıktı artık hayatımda. Övündüğüm bir özelliğim vardı artık, ağlıyorum ama kimseye göstermiyorum. Elini tuttum annemin ama sol elim boş kaldı bende cebime koydum. Omuzlarım daha da çöküyordu ayna karşısında. Acaba aynadan mıydı?
Hayallerim oldu…
Bir pardösüm vardı. Bej rengi. Yokuşun başındaydım ve yukarıda uçuşan eteklerime bakıp ‘’ Bende senin gibi olacam. ’’ Diyen gözyaşlarım bekliyordu. Hayallerim oldu anlamadan geçen yüzyıllarda. Hayallere yattım hayallerimin içinde hayaller kurdum. Ama ben hiç gitmeyecektim. O pardösüyü kendim giydirecektim gözyaşlarıma hayal de olsa. İki yüzyıl yaşacaktım kaderimi yanımdan hiç ayırmadan. Eteklerim uçuşacaktı yokuşu çıkarken sonunda gözyaşlarım hep gülecekti.
Gözlerini değdir bana…
Sonra sen vardın. Hayal mi yoksa bir hayalin gerçekliği mi?
Gözümü açtım…
Yüzyıllardır koklanmamış bir koynun kucağında saçlarım okşanırken açtım gözlerimi ‘’-Uyandın mı ?’’ dedin bana ‘’- Çok uyudun’’ Rüya görmüştüm gözlerim yaşlı uyandım. Gözlerine baktım. Özledim seni dedim. Bir hayale uyandım. O hayali yaşamak için uyandım bir pazar kahvaltısı huzuruna. Pazar günlerini hiç sevmedim değil mi çayır kokusu olmadığından, uçurtmasız. Pamuklar görüyordum rüyalarımda ve ben pamuğumu çok seviyordum. Hem o yokuştan çıkarken kucağıma alıyordum gözyaşımı eve giriyordum tüm nehirlerin ışıltısı gibi gözlerin selamlarken beni. İçim pamuk kokuyordu kimsenin bilmediği.
Aynaya bakıyorum…
Bir hayalim vardı. Sarılıp uyuduğum. Şimdi gitti. Yok. Kapatma gözlerimi daha yeni biriktirirken renkli düğmeleri. Hani gökkuşağına süs yapacağım.
Ben uyanamam. Hayallerle hayal kurmak değil, yaşadığım hayalimle yaşamak istiyorum. Gitme sevgimin doruk noktası. Daha karıncadan izleyeceğiz yeşerirken toprak ananın tohumları. Dallarım kopuyor mevsim yaza girerken. Sana söz vermiştim gözlerinden gözlerimi ayırmayacağım için. Daha kapatmadım gözlerimi ama yoklar. Mevsimim kararıyor. Kapatmama izin verme gözlerimi bilirsin yirmi yılım geçiyor her kapattığımda.
Ayna…
Omuzlarım çöküyor yine dik tutmaya çalışsamda. Ben iki kez ağladım yedi rengim. Bej rengi pardösüye bakarken bir de sana dokunamazken çaresizliğimde .
Bir pardösüm var bir de küçük hayallerim…

UYSAL CİHAN

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder