Gözlerim
bakarken acıyor ... Sesi yudumlamak nedir? ...Bilemessin Nerelere ev olduğunu, nerelere
evsizlik, sessizlik. Bir aynaya bakarsın, aynada yansıman siyah beyaz…
eskimişsin… Zihnimde hazırladığım valizlerin, yola çıkma vakti sanırım… Yanımda
valizim varsa, bil ki! Kalıcı olmadım hiçbir zaman.. Bir yerlerde ‘Hoş geldin’
gülümsemeleri vardır elbet…
Lacileri çekmiş bi bahar akşamında kaldı, inandığım
yalanlar. Bilirdim ya yalan olduklarını, sırf yalan oldukları için inandırıcı
gelirlerdi. Gelenleri sevdi hep hiç gidemeyenler. Başka dedi bana. Başka dedim.
Başka mutlulukları bul. Oysa kendi mutluluğumu bilemeden, başka kelimesi çok
başkaydı bana. Bana hep dost olmaya çalıştı yalnız kalan gece rüzgarları. İstemedim
bu çıkarcı ilişkiyi. Onlar bana dost olacaktı, ben onlara kelimelerimi verecektim.
Hayır kabul edemezdim, etmedim.. Topladığım ganimetleri veremem. Başrol ölürse
film mutlu bitmez.. Hı! dilediğin özürleri kabul etmiyorum.
Tut ki beklediğin en serseri yeminler aklına gelmedi.
Tut ki topraklar kabul etmedi bastığın bedenini. Tut ki elleri, bırakma.. Bir
gün açtığında gözlerini, göremedin pencereden içeri giren gündönümlerini tut
ki.. Hep en bilmediğin yere gidip saklanır ya en aradığın şey,aradığın yeri mi,
yoksa aradığın şeyi mi ararsın bilemesin ya.. İşte böyle anlamsız bi cümle hayal
kırıklıkları. Çok teşekkür ederim.. Beni yine kimse bulamadı bu gece… Tut ki
buldu, işte o zaman bir devir kapanıcak tahtabir valiz şahitliğinde. Bir tahta
valiz yolcu edecek beni, bir istasyonun en hüzünlü saatlerinde, nereden nereye
belli olmasada. Saatler tam aynıyı gösterdiğinde. Tut ki bulamasın beni o…
Dilediğin özürler kabul edilmedi…
Kulaklarımı kapatıp, tanımadığım şarkılara don
biçerim zaman yolculuklarımda. Zaman yolcu olur bazen ben eşlik ederim, bazen
ben yolcu olurum, zaman kuru köfte uzatır bana. Yol arkadaşım. Gittikçe daha
samimi oluyoruz. Oralarda zaman var mı?
Kulaklarımı kapatıp, içimdeki sesten uzaklaşmaya çalışırım, sesler
kesilmişken bilmem ne gününün en ileri saatlerinde. Hep sesim kazandı. Kulaklarımı
kapattığımda, içimdeki sohbet hep koyulaşıyor. Günlerin isimlerini bilmem. Bu kadar
aynı yediye, farklı isim veremem. Bu kadar aynı gün, bukadar aynı ben… Dilediğin
özürler canımı yakıyor…
Bilemessin ne imiş,ne idi..
Noktaya yaren
olmak
Bir sesli harfe ses oldu çığlıklar
Sus pus,sis, siz, -siz…
Kurutulup asılmış hayalelrim duvarlara
Gelecek kış kullanılmaya
Katık yapmışım ihtimalleri
Güne tok uyanırım
Açlığımdan utanıp
Hiç özür dielemedin oysa…
CİHAN UYSAL
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder